Kategoriler

Kabul ve Kararlılık Terapisi (ACT) Nedir?

Kabul ve Kararlılık Terapisi (ACT) Nedir?

  Kabul ve Kararlılık terapisi ; Psikolojik esnekliği baz alarak,kişilerin içinde bulundukları an ile daha verimli bir şekilde bağlantı kurabilmelerini ve içinde bulundukları bağlamın şartlarına göre sergilenen davranışın, kişinin değerli yaşamına ulaşması sağlayacak becerilerin verilmesini hedefleyen kavramsallaştırılmış bir terapi modelidir.(Hayes,S.C,strosahl, 2004)

ACT, bireylere olumsuz duygu ve düşüncelerin zihinlerini meşgul etmesini ve hatta bedenlerini etkilemesini anormal olarak görmemeyi; bu duygu ve düşüncelerle savaşmak yerine bu deneyimlerini olduğu gibi kabul ederek,  onları “bir misafir” gibi algılayarak, onlara içimizde yer açarak ,onlarla farklı, yeni yollarla ilişki kurmayı öğretmeyi ve şimdiki ana odaklı yaşamalarına yardımcı olmayı hedeflemektedir . Birey bütün bunları gerçekleştirebildiğinde ise psikolojik esnekliğe ulaşabilecektir. 

 ACT nin en temel amacı psikolojik esnekliktir. Psikolojık esneklik , birçok psikolojik sorunu aşmanın ve iyi hissetme hali elde etmenın  de anahtarıdır. Esneklik ; açık ve yargısız olmak, farkında olmak, aktif olmakla ilişkilidir

ACT, temelde düşünceler duygular ve diğer içsel deneyimlerimiz ile olan ilişkilerimizi değiştirmeyi hedefler.  Böylece kurtulamayacağımız şeylerden kurtulmaya çalışmaktansa, anlamlı bir yaşam sürdürme bağlamında, onları yanımıza alarak yani onları kabul ederek içimizde onlara yer açarak değerlerimiz  yönünde hareket etmeyi önerir.

 Robyn Walser : ‘’ Bize gelenlerin aslında yaşadıkları şey bir yıkılmışlık deneyimi. Duyguları yıkılmış ve umutları, hayalleri ellerinden alınmış. Ama değerleri hâlâ orada. Ben onlarla çalışırken geçmişlerini kabullenmelerini isterdim. Tabii bu acılı bir süreç olacaktır. Geçmişlerini kabullendikten sonra da değerleriyle yeniden bağlantı kurmalarını sağlamaya çalışırdım. Bu acılı malzemeye yeniden maruz kalmak muhakkak kişi için güç bir süreç olacaktır. Ama kaybettiklerini düşündükleri aslında hâlâ orada olan şeylerle yeniden bağ kurmalarına yardımcı olacaktır. Çünkü değerlerimizi kaybetmeyiz. Acı yaşadığımız zaman o değerlerden sadece  uzaklaşmış oluruz ’’der.

ACT  perspektifine göre;   acının kendisi, sosyal kaygı,,anksiyete, depresyon, OKB, panık atak … gibi tanılar düşünce, duygu,anı, dürtü veya fiziksel duyum sonucu oluşmaz. İçsel olarak  olaylara verdiğimiz tepkiler sonucu oluşur.   

 

   Şimdi bir parti düşünün…

  Herkese açık bir parti, herkes gelebilir. Arkadaşlarınızı arıyor çevrenize haber veriyorsunuz ve partiniz için büyük hazırlıklar yapıyorsunuz. Beklenen gün geliyor ve arkadaşlarınızın gelmesiyle eviniz yavaş yavaş dolmaya başlıyor.

  Her şey harika giderken birden kapı çalıyor ve siz bu kez gelenin kim olduğunu tahmin etmeye çalışarak kapıyı açıyorsunuz. Kapıyı açtığınızda gelenin kaba saba, bakımsız ve sevmediğiniz bir komşunuz olduğunu görüyorsunuz. Onu içeri almak istemiyorsunuz fakat o bir merhaba bile demeden içeri dalıyor ve partiye arkadaşlarınızın arasına katılıyor, kaba bir şekilde yiyip içip konuşuyor. Çok utanmış ve de kızgın hissediyorsunuz. Dayanamayıp bu kadarı yeter diyerek onu evden kovuyorsunuz. O gidince kendinizi rahat hissediyorsunuz ve partinize dönerek kaldığınız yerden devam ediyorsunuz  Aradan bir süre geçtikten sonra yeniden kapı çalıyor ve açtığınızda yine o kaba komşunuz olduğunu görüyorsunuz daha siz dur diyemeden o direkt içeri dalıyor ve partiye katılıyor. Onu tekrar kovuyorsunuz. Bu sefer işi garantiye almak için kapının önünde bekliyorsunuz .

  Komşunuz artık partide değil. Ama asıl sorun şu ki siz de artık partide değilsiniz !

Komşunuzun partiye tekrar gelmesini riske atmak istemiyor ve ne yapacağınızı bilemiyorsunuz. Partiye dönüp eğlenmek istiyorsunuz ama komşunuzun orada olacağı düşüncesi sizi oldukça rahatsız ediyor.

 Bir süre sonra bu partinin sizin için önemli olduğunu düşünerek içeri geçiyor ve kaldığınız yerden devam ediyorsunuz. Düşündüğünüz şey gerçekleşiyor ve komşunuz geri geliyor ve yine rahatsız edici oluyor. Fakat bu sefer durum farklı. Öncelikle komşunuz orada duruyor ve onu görmezden gelmeniz mümkün değil. Ama yine de siz arkadaşlarınızla vakit geçirmeye onlarla sohbet etmeye devam ediyorsunuz. Tuhaf bir şekilde komşunuz orada olmasına rağmen partinizde iyi vakit geçirebildiğinizin farkına varıyorsunuz. İlk olarak en azından kendi partinizi kaçırmıyorsunuz. İkinci olarak ondan kurtulmaya çalışmadığınız için o da daha sakin, hala rahatsız edici olsa da eskisi kadar kötü değil. Daha sonra komşunuzun daha önce hiç fark etmediğiniz özelliklerini görüyorsunuz. Örneğin keskin de olsa kendine özgü bir mizah anlayışı var ve bu birkaç arkadaşınızın hoşuna bile gitti.” 

 Buradaki davetsiz misafir kendi olumsuz duygu ve düşüncelerimiz ,onlarla mücadele ettiğiniz zaman aslında kendi hayatımızı kaçırıyoruz. Mücadele etmek yerine onları olduğu gibi kabul ettiğimizde bize sıkıntı veren şeylerin etkisinin zamanla azalacağını da görüyoruz.                 

PSK. MEHTAP DEMİRCİ

 

 

 

 

Resim
X